Güller gördüm gonca gonca, boyun büktü, hayal oldu.
Bülbüllere gönül verdim, baktım, dilleri lâl oldu.
Güneş battı, ay parladı, derken o da hilâl oldu.
Arayı arayı dostu, Cenab-ı Allah’tan sordum.
Dağlar aştım, çöller geçtim, Medîne Mekke’ye vardım.
Secde ettim, tavaf ettim, Kâbegâh’a divan durdum.
Kerbelâ’nın çöllerinde, dostum seni, seni sordum.
Bir yanda Fırat akarken, Hüseyin’i susuz gördüm.
Meğer boşa dolanmışım, dostu dostta görmek gerek.
Aradığın bulmak için, dosta gönül vermek gerek.
Kudüs, Mekke, Hacca değil, nâr’ı aşka ermek gerek.
Âşıkların meclisinde, sevdiğim Aliyi gördüm.
İlmin şehridir Muhammed, kapısında duran, Ali.
Gece gece fukarayı Medîne’de soran, Ali.
İbni Mülcem hançeriyle şehadete varan, Ali.
Kırmızı gül goncalarda, şehîdim Aliyi gördüm...