Bir kız tanımıştım çok eskilerde,
Erenköy’e yazdan yaza gelirdi.
İlk gördüğüm gündü bu sâhillerde,
Vurulmuştu kalbim, o da bilirdi.
Henüz on dördünde ceylan misâli.
Benim, on sekize birkaç gün vardı.
Mahcup bakışları ve ürkek hâli,
Kirpikleri çiçek, yüzü bahardı.
Ağustos gülüydü mânâda adı.
Titreyen elleri sevdiğim zaman,
O gül dudaklardan aldığım tadı,
Ballar acı kalır, hiç unutamam.
Kaybolur giderdi, bir kış arardım.
Ben bu sâhillerde hasret çekerek.
Geçen martılara onu sorardım,
Buğulu gözlerle ufka bakarak.
Mor menekşelerle yollara düşer,
Hasret duaları okur, gezerdim.
Bir siyah saç görsem, peşinden koşar,
Boyun büker, döner, “değilmiş” derdim!
Leylâk zamanları yine gelirdi,
Siyah gözlerinde bahar açarak.
Bisikletle geçer ve zil çalardı.
Koşardım peşinden, rûhum uçarak.
Tenha sokaklarda özlemli sözler.
Ulu çınarlardı arkadaşımız.
Hasretle bakışıp ağlayan gözler.
Yağmur damlaları, tek sırdaşımız.
Şimdi leylâklar yok, gonca güller yok.
Geçti o baharın meltemi, nerde?
Sevda fısıldayan mavi çamlar yok.
Sen de yoksun artık pencerelerde.
En son ayrılıktan bilmem nice yıl
Ve hazâna dönen baharlar geçti.
Kader se çektiğim, hiç revâ değil.
Bana ölüm, sana ayrılık seçti…
Haziran-2007
Tanburi, ÖZCAN KORKUT