Kutlarım doğumunu, yetmiş beş yıl biterken.
Kalbimdeki bu ateş, senin için tüterken.
Çınlayan kulağımda, kemanın ve sen varken,
Bil ki, dünya durdukça anneler aslâ ölmez.
‘Annem’ diye şarkılar söylenip çalınırken.
Sızlayan ayakların başlara alınırken.
Kâbe-i Hac misali sen tavaf olunurken
Bil ki, dünya durdukça anneler aslâ ölmez.
Bağrımdaki nefessin, düşmana siper gibi.
Secdeye varmış Güneş, ellerin öper gibi.
Bereket denen yağmur, alnındaki ter gibi.
Bil ki, dünya durdukça anneler aslâ ölmez.
Tâ-be sabah emzirip, çocuğunu sallayan.
Var mı, yok mu demeden okuluna yollayan.
Kızını gelin edip, duvağını pullayan.
Bil ki, dünya durdukça anneler aslâ ölmez.
Asker edip oğlunu cepheye gönderirse.
Gözün yaşın aş edip, zemzemdir sandırırsa.
Her sabah bir yetime bir buse kondurursa.
Bil ki, dünya durdukça anneler aslâ ölmez.
Sende teselli bulur, âlemden cefa çeken.
Derdine deva bulur sende, gözyaşı döken.
Öyle bir şifasın ki, kalbimden nabza akan.
Bil ki, dünya durdukça anneler aslâ ölmez.
Bana can veren sensin varlığınla özünle.
Ve bir tek gülen sensin bana kalpten gözünle.
Destanlar yazdım sana, şarkım, sözüm, sazımla.
Bil ki, dünya durdukça anneler aslâ ölmez..